James Dyson ve Wilkinson Eyre mimarları tarafından tasarlanan yeni alanlar; Dyson Teknoloji Enstitüsü’nün artan öğrenci nüfusu için iş, spor ve toplumsal çevreyi birleştirirken çeşitli cümbüş alanları ve 5 yıldızlı konaklama imkânı da sunuyor.
Dyson Village; Kanada Quebec’teki çağdaş ve fütürist bir konut kompleksi olan Habitat 67’den ilham alarak oluşturulan 63 küçük meskenden oluşuyor. Dyson Village’da düzenlenen tüm aktiviteler öğrenciler ve Dyson çalışanlarına fiyatsız olarak sunuluyor. Yerleşimin merkezinde bulunan yuvarlak biçimdeki ‘Roundhouse’ isimli yapıda bir kafe, bar, küçük bir sinema salonu ve çalışma alanları bulunuyor. Binanın bitişiğindeki ‘Hanger’ isimli yapıda ise herkese hitap eden bokstan yogaya uzanan aktivite alanları ve tam donanımlı bir spor salonu mevcut. Farklı tatlar isteyenler için ensitünün biraz ilerisinde Marco Pierre White’ın eski şefi Joe Croan’ın yönettiği çeşitli kafe ve yeme içme alanları, Soho’daki Michelin yıldızlı L’Escargot üzere restoranlar da yer alıyor.
Dyson’ın kurucusu ve baş mühendis Sir James Dyson, bu enstitünün yüksek tahsile çok farklı bir yaklaşım sunduğunu lisana getiriyor. “Dyson Village, gelişmekte olan Malmesbury Kampüsü’müzde gerçekleştirdiğimiz en yeni oluşum. Dyson Enstitüsü, yüksek tahsile çok farklı bir yaklaşım sunuyor. Buradan hareketle ben lisans öğrencilerinin yaşadığı yerlerin da emsal formda farklı olmasını istedim” diyen James Dyson bu tesisin sıradan bir öğrenci yerleşkesindense, son teknolojilerin kullanımını araştıran bir mühendislik üssü olmasını tercih ettiğini söylüyor.
Eylül 2017’de hayata geçirilen Dyson Enstitüsü, İngiltere’de bu konseptte açılan birinci enstitü olma özelliği taşıyor. Burada eğitim alan öğrenciler rastgele bir fiyat ödemiyor, çalışan üzere maaş alıyor ve tüm dünyadan mühendisler ve teknoloji uzmanlarıyla birlikte çalışma talihi yakalıyor.
İngiltere genelindeki yüzde 15.1’lik bayan mühendislik öğrencisi oranına kıyasla buradaki öğrencilerin yüzde 40’ını bayanlar oluşturuyor. Birinci iki devir öğrencisini alan Dyson Enstitüsü’nün 3. periyoduna başvuracak olan öğrencilerin yüzde 30’u aileleri ortasında yüksek tahsil görmüş birinci jenerasyon olma özelliği taşıyor.
Dyson Enstitüsü Yöneticisi Duncan Piper da, bunun çok yeni bir eğitim modeli olduğunun altını çiziyor. Öğrencileri ‘Global Mühendislik Ekibi’ne dahil etmenin, sadece kendi akademik bilgilerini artırmanın yanı sıra katıldıkları takımlara de yarar sağladığını söyleyen Piper; İngiltere yerleşkesinin akademik ve teknik uzmanlık merkezi haline gelmesinden büyük memnunluk duyduğunu kelamlarına ekliyor.
Enstitüdeki dersler birinci bir yahut iki yıl temel mühendislik eğitimini kapsıyor. Üç ve dört yıl içinde ise spesifik elektronik, yazılım ve makine mühendisliğine geçiliyor. Enstitüdekiler tıpkı vakitte, Dyson’un ‘Global Mühendislik Ekibi’nde haftada üç gün gerçek projelerde çalışıyorlar.