Ayşegül Odabaşı eşine yazdığı dört kitabın öyküsünü batın nasıl anlatıyor. “Ayşe Toker 1 Ekim 2016’da Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatkarı eşim Kağan Can Odabaşı ile evlendiğimde hayatım değişmeye başladı. İzmir- Çandarlı’da yaşıyorduk. Eşimin ailesi de sanatçı. Kayınpederim Ankara Devlet Tiyatrosu sanatkarı Nurtekin Odabaşı’nı bugün bile çok kişi tanıyor. Eşim ve kardeşi de bale sanatıyla ilgilenmişler ancak eşim, “bir ipte iki cambaz olmaz” diyerek baleyi kardeşine bırakıp; baba mesleği olan rejisörlük, direktörlük, görüntü yapım, eğitimcilik, direktörlük, koreograflık, arşivcilik üzere işleri yaparak, meslekte kırk beş yılını tamamlamış bir sanatçı.
Evliliğimizin ikinci yılında evvel ben (meme kanseri), birkaç ay sonra da eşim (dil kökü ve boyun )kanseri olduk. 2018 yılı bizim kanserle tanışma yılımızdı. Cerrahi kusur ve yanlış tedaviler sonucu eşimi 22 Haziran 2020 tarihinde kaybedene kadar çift kişilik kanser uğraşımız ve eşimin ailesiyle yaşadığımız problemlerle gayret ettik. Bu ortada eşimle tiyatro oyunu da yazabilecek vaktimiz olabildi. Daha çok eser ortaya koyacaktık lakin iki sene süren çabamızın sonunda eşimi kaybettim. O, artık diğer bir boyutta. Yaşadıklarımız ve eşim, bana bir tanesi uydurma isimle olmak üzere (Canan Atacan – Üzerinize Afiyet Biraz Kanser Olmuşum) dört kitap daha yazdırdı. Artık yazıp, tamamladığım dokuz kitabın yazarıyım.
Eşim olmadan, Can’sız yazdığım kitaplarım isimleri; Can’ım Adamım, Can Sızım, Can’ım Benim ve Can Sıkıntısı. Ben Can’sız da olsam, kitaplarım Can’lı kitaplar serisini oluşturabilecek kadar dolu dolu oldular. Canı anlattım insanlara. Evvel Kağan Can’ı, sonra insanın içindeki hayat kaynağı olan canı yazdım.
Maçka şairler kahvesinde yapılan imza gününe Toker’i takipçileri, hayranları yalnız bırakmadı. Her vakit olduğu üzere en büyük destekçisi annesi Nermin Toker yeniden kızının yanındaydı.