SAHA İSTANBUL İdare Konseyi Lideri Haluk Bayraktar, “Parasını ödemeye hazır olduğumuz halde bize SİHA vermediler, sattıkları İHA’ların bakım idamesinde dert yaşattılar. Artık artık yüzde 93 üzere yüksek bir yerlilik ile tasarlayıp ürettiğimiz İHA’larımız SİHA’larımız var.” dedi.
Bayraktar, Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği (SAHA İstanbul) 3. Olağan Genel Şurası’nda yaptığı konuşmada, SAHA İstanbul’un Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın 2. büyük sanayi kümelenmesi olduğunu söyledi.
Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Bugün 3. Olağan Genel Kurulu’nda bir ortaya geldiğimiz SAHA İstanbul, savunma ve havacılıkta bağımsız Türkiye’ye inanan, 27 kurucu üye ile 2015 yılında İTO, Sanayi İhtisas Komitesi’nde kuruldu. Bugün ise 391 üyesi var. SAHA İstanbul’da yüzde 13 büyük ölçekli 50, yüzde 87 oranında ise 341 KOBİ ölçeğinde firma yer alıyor.”
Bayraktar, başlangıçta, Türkiye iktisadının 100 bine yakın sanayi kuruluşunun, 54 üniversitenin, 14 Teknopark’ın, 52 tersanenin yer aldığı, sanayi üretiminin yüzde 54’nü gerçekleştiren Kuzey Marmara’daki firmaların SAHA İstanbul çatısı altında buluşturulmasının düşünüldüğünü aktararak, “Artık SAHA İstanbul, yakaladığı ivme ve büyüme ile her bölgeden firmaların katıldığı Türkiye kümelenmesi haline gelmiştir. Cazibe merkezi olmuştur.” diye konuştu.
“SAVUNMA DALI, MİLLETİMİZİN GÖĞSÜNÜ KABARTIYOR”
SAHA İstanbul İdare Konseyi Lideri Bayraktar, SAHA İstanbul’un geride bıraktığı 4 yılda böylesine dikkati çeken bir muvaffakiyet grafiği izlerken savunma endüstrisinde de değerli gelişmeler yaşandığını belirterek, “2004 yılında başlayan, ulusal ve özgün üretim modeli için ortaya konulan güçlü irade; Türkiye’nin savunmada bugün geldiği noktanın temellerini oluşturdu. Ulusal teknoloji atılımının en somut haliyle başladığı savunma dalı, bugün milletimizin göğsünü kabartan gelişmelere sahne oluyor.” biçiminde konuştu.
Bayraktar, her geçen yıl savunma sanayindeki yerli üretim oranı, üretime dahil olan firma sayısında kıymetli artış yaşandığını aktararak, “Savunma sanayi projeleri, yerli tedarikçilerin teknoloji üretme kabiliyetini artırdı, maliyetleri azalttı.” dedi.
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde başlatılan ulusal teknoloji atılımının ülkemizde en somut haliyle savunma sanayi ile başladığına dikkati çeken Bayraktar, kelamlarına şöyle devam etti:
“Milli teknoloji atağı medeniyetimizin geçmişinde dünyayı aydınlatan ilim ve bilim adamlarımızla başlayan, Osmanlı Dönemi’nde Lagari Hasan Çelebi, Takiyüddin ve Hezarfen Ahmed Çelebi ile devam eden, Cumhuriyetin birinci yıllarında ise Nuri Demirağlardan, Vecihi Hürkuşlara, Nuri Kıllıgil’den, Şakir Zümre’ye uzanan geniş bir anlayışın devamıdır. Bu süreç her ne kadar kesintiye uğramış olsa da günümüzde ne kadar değerli olduğuna bir sefer daha şahitlik etmekteyiz. Ulusal teknoloji atağı, bilimsel ve teknolojik gelişmelerde monopolleşmeye bir itirazdır. Bilimin, teknolojinin ve refahın yalnızca birkaç ülke yahut birkaç şirketin elinde asimetrik formda toplanması, insanlığın geleceği için bir tehdit teşkil etmektedir. Ulusal Teknoloji Atılımı milletin kendisine olan özgüvenidir.”
“BİZİ GÜÇLÜ KILAN TEKNOLOJİLER, ULUSAL TEKNOLOJİLER”
Haluk Bayraktar, savunma endüstrisinde son 15 yılda gerçekleştirilen ulusal projelere değinerek, “İşte bu anlayış sayesinde, 150 yıldır bu ülkede son periyot Osmanlı da dahil, yapılmayan yaptırılmayan piyade tüfeğimiz, bu periyotta tasarlandı ve üretildi.” dedi.
Bayraktar, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Parasını ödemeye hazır olduğumuz halde bize SİHA vermediler, sattıkları İHA’ların bakım idamesinde ıstırap yaşattılar. Artık artık yüzde 93 üzere yüksek bir yerlilik ile tasarladığımız İHA’larımız var. Geçtiğimiz günlerde 100. SİHA’mızı banttan çıkardık. Son devir operasyonlarda kuvvet çarpanı olarak ülkemize dayanak verdik. Operasyonel alanda, 100 bin uçuş saatine ulaştık. Bu gelişmeler ile Türkiye savunma endüstrinde global güç olma vizyonunu hayat geçirmiştir. Dünyanın İHA ve SİHA üretebilen sayılı ülkelerinden biridir ve bu teknolojiyi ihraç eder duruma geldik.”
Türkiye’yi güçlü kılan teknolojilerin, ulusal teknolojiler olduğunu vurgulayan Bayraktar, Cumhuriyet tarihinin tasarım ve üretimiyle birinci ulusal savaş gemisi olan MİLGEM’in bu periyotta gerçekleştiğini, seyir füzelerinden, radar sistemlerine, elektronik harp sistemlerinden zırhlı araçlara, helikopterlerden eğitim uçaklarına birçok ana platform projesinin bu periyotta başlatıldığını aktardı.
“MİLLİ TEKNOLOJİ ATILIMI TEK TAHLİL, BU YOLDAN ASLA DÖNMEYECEĞİZ”
Bayraktar, “Artık akıllı bombalarımızı dedektörlerine kadar üreten, SİHA’larımızın uçuş denetim yazılımlarından donanımlarına kadar geliştiren bir ülkeyiz. En öncelikli hususumuz; projelerin sürdürülebilir, idame edilebilir olması için yerlileşmesini, adil rekabet koşulları içerisinde en düşük maliyet faal tahliller ile karşılanmasını sağlamak için çalışmak.” tabirlerini kullandı.
SAHA İstanbul’un savunma endüstrisine sağladığı değerli katkıları lisana getiren Bayraktar, “Adeta bir seferberlik anlayışı ile faaliyetlerimize ağır bir halde devam ediyoruz. Ulusal Teknoloji Atağı tek tahlil, bu yoldan asla dönmeyeceğiz.” bilgisini verdi.
SAHA İSTANBUL, HALUK BAYRAKTAR İLE YOLUNA DEVAM EDECEK
Açılış konuşmalarının akabinde SAHA İstanbul Genel Sekreteri İlhami Keleş, geçmiş yılın faaliyet raporunu ve çalışma planını sundu.
Gelecek periyoda ilişkin bütçe tasarısı üyelerin onayına sunuldu. Tüzük değişikliği önergelerinin görüşülmesinin akabinde Genel Konsey tamamlandı.
Genel Konsey sonucunda, SAHA İstanbul’un yeni lideri tekrar Haluk Bayraktar oldu.
2 bayan üyenin seçildiği yeni idare şurasında, ana yüklenicilerden, KOBİ’lere kadar farklı büyüklüklerde ve kesimlerden temsilciler yer aldı.
ASELSAN’dan Prof. Dr. Haluk Görgün, Altınay Robotik’ten Hakan Altınay, STM’den Murat İkinci, Akım Metal’den Ali Fazıl Böyet, SUNUM’dan Prof. Dr. Fazilet Vardar, TRTEST’tan Bilal Aktaş, OBSS’dan Zafer Şen ve Gökser Havacılık’tan Hilal Ünal Türkan SAHA İstanbul’unun yeni idare heyeti üyeliğine seçildi.