Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları;
Japonya’nın en özgün üniversitelerinden Mukogawa Bayan Üniversitesi’nin şahsıma fahri doktora unvanı takdim etmesinden büyük bir memnunluk duyduğumu belirtmek istiyorum. Bu unvanı ömrüm boyunca gururla taşıyacağım. Mukogawa Bayan Üniversitesi’nin Bahçeşehir Üniversitesi ve ülkemizle yakın münasebetlerinin güçlenerek devam edeceğine inanıyorum. Üniversite idaresini, rektörü, senatosu hepsini farklı ayrı kutluyorum tebrik ediyorum. G20 Doruğu sebebiyle gerçekleştirdiğim Japonya ziyaretime böylesine manalı bir programla başlamak benim için başka bir memnunluk kaynağıdır.
Japonya’da 800 üniversite var. Ve bu 800 üniversitenin yüzde 10’u yüzde yani 80 tanesi bayan üniversitesi. Bu tabi sahiden bizler için nitekim çok lakin çok manalı. Doğrusu bizde bu türlü bir şey yok. Tabi olması halinde neler olur o da farklı bir soru işareti. Japonya bu manada çok değerli bir örnek.
Bizler Asya’nın Doğu ve Batu ucunda yer alan iki ülkeyiz. Aramızdaki aralığa karşın Türkler ve Japonlar ortasında dostluk takdirle karşılanıyor. Japon halkı çalışkanlığıyla her türlü zorluğundan üstesinden gelmeyi başarmıştır. Türk milletinin 200 yılı aşan tarihiyle tıpkı Japonlar üzere yeni başlangıçların küllerinden tekrar doğuşun tarihidir.
1999 yılında bir mahkeme kararıyla nokta konulmak istenen öykümüz 2002’den itibaren yeni bir kimlik ve dinamizmle çok daha güçlü bir takımla adeta tekrar dirildi. Milletimizin mazisinde de birinci başta bize acı çektiren keder veren hadiselerin daha sonra hayırlara vesile olduğunu görüyoruz.
129 yıl evvel meydana gelen ve 532 denizcimizin şehit olduğu Ertuğrul fırkateyni faciası Türkiye ve Japonya ortasında dosthane münasebetlerin başlamasına sonuç olmuştur. 2019 yılını Japonya’da Türk kültür yılı olarak ilan ettik. Yıl boyunca Türkiye’nin güçlü kültür mirasını Japonya’da tanıtacak pek çok faaliyet düzenliyoruz.
Ülkemiz güney komşusu Suriye’de 8 yıldır süren iç savaşla, batısında sistemsiz göçle doğusunda istikrarsızlıkla çaba ediyor. Kriz jenerasyonunun tam ortasında yer alıyoruz. Hem coğrafik pozisyonu ve hem de tarihi kültürel beşeri bağlarımız sebebiyle bu kriz neslinde yer alan her türlü hadiseyle ilgilenmek zorunda kalıyoruz. Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgemizdeki tüm krizlerde demokrasinin ve özgürlüklerin yanında yer aldık. Dört milyona yakın göçmene hiçbir ayrım gözetmeden kapımızı ve gönlümüzü açtık. Suriye’de en ağır bedeli ödeyenler ne yazık ki bayanlar oldu.
İş yerinde, üniversitede kıyafetinden ötürü en fazla ayrımcılığa bayanlar uğruyor. Birden fazla vakit ucuz iş gücü olarak görülen bayanları emeği ve alın teri sömürülüyor. Bayanlara hak ettikleri imkanlar ne yazık ki verilmiyor. 40 yıllık siyasi hayatımda elde ettiğim tüm muvaffakiyetlerin gerisinde kesinlikle bayanların çabası, emeği ve fedakarlığı bulunmuştur.